Yıllara Göre Faaliyet Verileri
Bu veriler İBB Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı kaynak gösterilmek sureti ile kullanılabilir.
2020 YILI | 66 |
2021 YILI | 157 |
2022 YILI / ŞUBAT | 22 |
Eminönü Galata Köprüsü | 9 |
Karaköy Şehir Hatları İskelesi | 1 |
Kadıköy Adalar İskelesi | 10 |
Aşiyan Kıyı Bölgesi | 3 |
Ortaköy Şehir Hatları Vapur İskelesi | 2 |
Haliç’te kirlilik ve sığlaşma, 1950’li yıllarda kıyılarına sanayinin taşınması ile başlamıştır. Bu durum sonucunda, 1990’lı yıllara gelindiğinde Haliç artık kötü kokular yaymaya başlamış ve çevresinde yaşayan insanlar açısından dayanılamaz bir hal almıştır.
Diğer taraftan, 1996 yılına gelindiğinde Eyüp yakınlarında karşılıklı kıyılar arasında taşımacılık yapan kayıkçılar ancak 5 m eninde bir kanal içinde çalışabilmekteydiler. Genel olarak tekneler çamur içine sıkışıp kalmakta ve Haliç bir tekne mezarlığını andırmaktaydı.
Haliç’teki kirlilik probleminin fark edilmesi ve önlenmesi projeleri 1960’lı yıllara dayanmaktadır. Bu dönemlerde daha çok Haliç’te kirlilik izleme çalışmaları yapılmış, Karadeniz’den kanal açılması, Boğaz’dan tünel kazılması veya artık Haliç’in belirli kısımlarının kurtarılamayacağı ve bu kısımların doldurularak yeşil alan kazanılması gibi fikirler önerilmiştir. 1980’li yılların sonunda, Haliç çevresinin sanayiden arındırılması, boşaltılan fabrika arazilerinin yeşil alana dönüştürülmesi, Güney Haliç Kollektörleri ve Ahırkapı Deniz Deşarjı’nın yapılması projeleri hayata geçirilmiştir.
1994’ten itibaren Haliç’te biriken çamurun bertarafı gündeme gelmiş ve üniversiteler ile yapılan çalışmalar sonucunda çamurun, Haliç’e 4 km. mesafede bulunan Alibeyköy Taş Ocakları’na pompalanması fikrinde karar kılınmıştır. 1997-98 yılında yapılan tarama çalışmalarında 5 milyon metreküp sulu çamur bertaraf edilerek Haliç’te ortalama 4 metre derinlik sağlanmıştır.
Haliç’te yapılan tarama çalışması sonrasındaki süreçte Haliç’e akan Alibeyköy ve Kağıthane derelerinden gelen çamur sebebiyle sığlaşma devam etmiş ve bu durum 2001 yılında düzenlenen Haliç Sempozyumu’nda dile getirilmiştir. Bununla birlikte Haliç’te tekrar tarama ihtiyacı ortaya çıkmış ve 2004 yılında Müdürlüğümüzce DLH Genel Müdürlüğü’nden tahsis edilen Çekirge Tarak Gemisi ile çalışmalara başlanmıştır. 2011 yılına kadar Çekirge ile yapılan çamur tarama işlemi, bu tarih itibariyle şat üzerindeki Endüstriyel Ekskavatör ile devam etmektedir.
Haliç’te yapılan derinlik ölçümleri doğrultusunda tarama yapılması gereken alanlar belirlenir.
Ekskavatör ve çamur dubasının çalışma alanına transferi, römorkör yardımı ile sağlanır.
Tarama çalışmaları şat üzerinde bulunan Endüstriyel Ekskavatör ve çamur dubası ile gerçekleştirilir.Tarama işlemi Ekskavatör’ün çamuru dubaya aktarımı şeklinde gerçekleşir.
Çamur dubası yine römorkör ile kıyıya çekildikten sonra standart ekskavatör vasıtasıyla özel bacalı kamyonlara yüklenir. Sızdırmaz özellikteki kamyonlar tarafından çamurun döküm sahalarına nakli gerçekleştirilir.
Haliç ile birlikte dereağızlarında da yoğun koku problemlerinin yaşanması, vatandaştan şikayet başvurularının olması ve ilgili kurumlardan gelen talepler doğrultusunda Müdürlüğmüzce 2003 yılından itibaren dereğızlarında tarama çalışmaları başlatılmıştır. İlk yıllarda DLH’dan temin edilen KAZAR tarama araçları ve DÖKÜ gemileri ile denizden gerçekleştirilen tarama çalışmaları, daha sonra Endüstriyel Ekskavatör ile karadan yapılmaya devam etmiştir.
Denizden yapılan tarama çalışmaları, KAZAR tarama aracının çamuru, DÖKÜ taşıma gemisine aktarılması ile gerçekleşir. DÖKÜ gemisi uygun kıyı yapısına getirilerek karadan kamyonlarla çamurun döküm sahasına nakli sağlanır.
Karadan Endüstriyel Ekskavatör ile yapılan tarama çalışmaları ise derenin kıyısından ekskavatörün çamuru tarayarak çamur kamyonuna aktarması ve sonrasında döküm sahasına nakli ile gerçekleşir.
İstanbul ili sınırları içerisinde, Marmara Denizi ile İstanbul Boğazına mansaplı dere ağızlarında, Haliç, Riva, Alibeyköy, Kurbağalıdere ve Kağıthane Deresi’nde dip tarama faaliyetleri devam etmektedir.
Çeşitli nedenlerle deniz ortamına ulaşan yüzer atıklar, deniz ortamı ve denizde yaşayan canlılar bakımından olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Deniz ortamına yayılan çöpler görüntü kirliliği oluşturmasının yanı sıra, bu atıkların bünyesinde bulunan zararlı maddeler sebebiyle de deniz canlıları açısından tehlike oluşturmaktadır. Deniz ortamında bulunan atıkların sebep olduğu bir diğer olumsuz unsur da deniz araçlarının çeşitli aksamlarına zarar vermesi sebebiyle (örneğin pervanelerine takılması) ekonomik kayıplara neden olmasıdır.
1980’li yıllarda, İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Haliç’te deniz yüzeyinde gözlenen atık miktarı oldukça dikkat çekici boyutlara ulaşmıştı. Deniz yüzeyindeki katı atıkların toplanmasıyla ilgili görevli olan kurum ve kuruluşlar mevzuat çerçevesinde belli değil iken, Belediyemizce bu atıkların toplanmasıyla ilgili çalışmaların yapılması kararlaştırılmış ve İstanbul denizlerinde ilk kez 2 tekne ile (Belediye 101 ve Belediye 102) deniz atıklarını temizleme faaliyetleri Müdürlüğümüzce yapılmaya başlanmıştır. Yıllar içerisinde bu hizmette edinilen tecrübelerle, çalışmalarımızı kolaylaştıracak niteliklerde deniz yüzeyi temizleme tekneleri temin etme noktasına ulaşılmıştır.
Deniz yüzeyi temizliği; Müdürlüğümüz uhdesinde hizmet veren, yüzey temizliğine uygun özel tasarımlı 11 adet Deniz Yüzeyi Teknesi (DYT) ile yıl boyunca gerçekleştirilmektedir.
Liman dışı sefer yapan bütün yolcu gemileri, 150 groston ve üstündeki petrol tankerleri ile 400 groston ve üstündeki diğer gemilerin yapmaları gereken atık verme yükümlülüklerinin etkin olarak takibini sağlamak maksadıyla “Gemi Atık Takip Sistemi”(GATS) oluşturulmuş ve 2022/14 sayılı Denizcilik Atıkları Uygulaması Hakkında Genelge yayınlanmıştır. Bu sistemle gemilerin atık verme talepleri, atık alım yükümlülerince atıkların alınması, atık kabul tesislerinde depolanması ve bertarafa gönderilmesi aşamasında yapmaları gereken bildirimlerin elektronik ortamda veri girişinin ve kontrolünün sağlanması amaçlanmıştır.
Mavi Kart Sistemi ise yukarıda GATS içerisinde sayılan gemiler dışında atık üretecek donanıma sahip bütün gemiler, atık alım hizmeti veren balıkçı barınakları, yat limanları, çekek yerleri ve buna benzer kıyı tesisleri ile kara ile bağlantısı olmayan yüzer tekne bağlama yerleri ve buna benzer platformlara gelen gemilere uygulanacak olan atık alım hizmetinin takibini sağlamak maksadıyla oluşturulmuştur. Mavi Kart Sistemi Projesi “Gemilerden Atık Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin” Ek-5’inde yer alan “Atık Transfer Formu” ile atık alım işlemleri yürütülen deniz araçlarından atık alma ve bu atıkların takibi sürecinin daha kolay ve hızlı bir şekilde yürütülmesi maksadıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca uygulamaya konulmuştur. Mavi Kart Sistemi‘nin oluşturulması ve sistemin uygulanmasından sorumlu kurum ve kuruluşlarca yapılacak iş ve işlemlere ilişkin usul ve esaslar, 2022/14 sayılı Denizcilik Atıkları Uygulaması Hakkında Genelge ile belirlenmiştir.
GATS Sistemi kapsamı dışında kalan yatlar, balıkçı gemileri, tekneler ve diğer tüm gemilerin atıklarına ilişkin çevre mevzuatı ve uluslararası kurallar gereğince tutulması gereken tüm bilgi, belge ve elektronik atık takip sistemlerinin tutulmadığının tespit edilmesi durumunda, Çevre Kanunu’nun 20. maddesinin (g) bendine göre idari yaptırım uygulama yetkisi Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2011/9 sayılı Yetki Devri Genelgesi ile Başkanlığımıza devredilmiştir.
İstanbul deniz sınırları içerisinde yukarıda özellikleri belirtilen deniz araçlarına ait “Atık Transfer Formu” ve “Mavi Kart” denetimleri Müdürlüğümüz deniz kirliliği denetim ekipleri tarafından yapılmakta olup atık verdiğine dair gerekli bildirimlerini yapmadığı tespit edilen deniz araçları ilgililerine belirtilen mevzuat hükümleri çerçevesinde gerekli yasal işlemler uygulanmaktadır. Bu kapsamda 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 20. maddesinin (g) bendindeki “12. maddede öngörülen bildirim ve bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere 6.000 TL idarî para cezası verilir.” hükmü gereğince idari para cezası verilmektedir. Söz konusu maddede yer alan idari para cezası miktarı, her yıl sonunda Hazine ve Maliye Bakanlığınca açıklanan yeniden değerleme oranları ile revize edildiğinden 2023 yılı içerisinde 73.243,00 TL olarak belirlenmiştir. Bakanlık tarafından ilan edilen özel koruma bölgesinde söz konusu fiilin işlenmesi halinde ceza miktarı iki katı kadar (146.486,00 TL) olarak uygulanır.
Mavi kart başvurusu tekne sahibi tarafından yapılmakta; kimlik fotokopisi, bağlama kütüğü ruhsatı veya denize elverişlilik belgesine ihtiyaç duyulmaktadır. Mavi kart ile alakalı tüm talep ve sorular mavikart@ibb.gov.tr adresinden yapılabilmektedir.
Yenikapı Yediemin Limanı, İstanbul Valiliğinin 18.08.2006 tarihli yazısı ve 03.08.2006 tarihli Alt Komisyon Raporu ile kaçakçılıktan yakalanan gemiler için geçici olarak emniyetli bağlama/barınma yeri ihtiyacının hâsıl olması üzerine 02.09.2007 tarihinde Deniz Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş şefliktir.
Yenikapı Yediemin Limanı Şefliğinde 2012 yılına kadar daha çok 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefetten tutuklanan tekneler için barınma hizmeti verilmiştir. İstanbul Valiliği İl Balıkçılık ve Su Ürünleri Komisyonunun 2012/1 Sayılı Komisyon Kararı doğrultusunda 2012’den sonra İlimiz deniz yetki alanı sınırlarında (Marmara Denizi, Boğaz ve Karadeniz’ sınırları) kaçak olarak avlanırken yakalanan veya hiçbir belgesi olmayan balıkçı tekneleri de Limana bağlanmaya başlanmıştır. Mahkeme Kararları ile sahiplerine iadesine karar verilen teknelerden, Belediye Meclisinden çıkarılan ücret tarifesine bağlı olarak teknelerin kaldıkları süre ve boyutları ölçüsünde bedel alınmaktadır.
ekiplerince haklarında yasal işlem yapılarak yakalanan deniz araçları Yediemin Teslim Tutanağı düzenlenerek deniz araçları Yedi Emin Limanı’na alınır.
hükümleri doğrultusunda İstanbul Valiliği İl Gıda,Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile İl Emniyet Müdürlüğü Deniz Limanı Şube Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Bölge Komutanlığı ve İBB Zabıta Daire Başkanlığı ekiplerince;
1-Yediemin Limanına alınan tekneler için, yakalanan mahallin Cumhuriyet Savcılığına bahsi geçen kanunlar çerçevesinde müsadere talepli suç duyurusunda bulunulur.
2-Kaymakamlık Makamına “mülkiyetin kamuya geçirilmesi” için talepte bulunulur.
3-Yapılan bu işlemler ve neticelerinden İstanbul Valiliği İl Defterdarlığına bilgi verilir.
1-Haklarında, yasal işlem yapılan deniz araçlarının sahipleri ilgili mahkemeden kendilerine iade yönünde kararlarının ibraz edilmesi,
2-İstanbul Valiliği İl Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlıklarının kamuya geçmiş deniz araçlarının ihale ile satış kararı yazılarının ibraz edilmesi,
3-İBB Zabıta Daire Başkanlığından teslim doğrultusunda alınacak resmi yazışmanın ibraz edilmesi
süreçleri sonrasında, teknenin Yediemin Limanında kaldığı süre hesaplanarak, her yıl Belediye Meclisi tarafından belirlenen ücret tarifesine göre ücretin Belediyemiz hesabına yatırılması sağlanır. Düzenlenen makbuzun bir nüshası alınıp teslim tutanağı düzenlendikten sonra teslim işlemi son bulur.
Ücret tarifesi hakkında bilgi edinmek için tıklayınız.
Köprü’nün baskül kanat sisteminin mekanik ve hidrolik kısımlarının periyodik olarak bakımı ve işletilmesi de Müdürlüğümüz tarafından yapılmaktadır. Bu kapsamda yapılan çalışmalar aşağıdaki yer almaktadır.
Eski adıyla Cisr-i Cedit (Yeni Köprü) köprüsü, 1845 yılında I. Abdülmecit’in annesi Valide Sultan tarafından ahşap olarak inşa ettirildi. Kısa sürede eskiyen köprüyü, Kaptan-ı Derya Hasan Ahmet Paşa 1863 yılında yenileyerek, tekrardan hizmete sundu.19 yy.ın sonlarına doğru Köprü’de artan yaya trafiği nedeniyle, çıkan asayiş olaylarını denetim altına almak için Köprü’nün Galata ucunda, eklektik üsluplu ve süslemeli Aziziye Karakolu inşa edildi.
19 yy.ın sonlarına doğru Köprü’de artan yaya trafiği nedeniyle, çıkan asayiş olaylarını denetim altına almak için Köprü’nün Galata ucunda, eklektik üsluplu ve süslemeli Aziziye Karakolu inşa edildi. Köprü 37 yıl bu şekilde hizmet verdikten sonra, yerine suyun hareketiyle sallanan ağır bir köprü inşa ettirildi ve 1912 senesinde Sultan 5. Mehmet Reşat’ın tahta çıkışının üçüncü yıldönümünde açıldı. Ocak 1914 senesine gelindiğinde ise; Elektrikli tramvayların bu köprü üzerinden Eminönü-Karaköy bağlantısı sağlandı. 1987 senesinde Köprü’nün Haliç’e bakan tarafında yeni bir köprünün yapımına başlandı. Ve bu köprünün yapımı tamamlanmadan önce, 1992 yılı mayıs ayında Tarihi Galata Köprüsü nedeni bilinmeyen bir yangın sonucu yanarak büyük hasar gördü. Yangından sonra diğer köprünün yapımı hızlandırılarak, 1992 Haziranında Tarihi Köprü’nün yerinde hizmete açıldı. On bir parçadan meydana gelen Tarihi Köprü’nün Karaköy tarafındaki parçaları yerinde bırakıldı ve yanmayan kısımları da taşınarak Atatürk Köprüsü’nün Unkapanı ayağında karaya bağlandı.
Galata Köprüsü eski zamanlarda yangınlardan sıkı bir şekilde korunuyordu. Bu sebeple ahşap döşemelerin yanmaması için, gündüzleri köprüden geçenlerin tütün içmeleri yasaklanmıştı. Ayrıca; Köprü geceleri de kapatılırdı. Köprü ücretli tarifeyle yayalara hizmet ettiği bilindiği gibi, alınan ücrete de müruriye denirdi. (Kaynak)
16 yy.da Sultan Beyazıt Dönemi’nde Floransa’ya bağlı Vinci kasabasında doğan Leonardo da Vinci; Eminönü-Karaköy bağlantısını sağlayacak bir köprü inşası için İstanbul’a davet edilir. Köprüyü yapmak için İstanbul’a gelmeye karar veren Leonardo, Venedik Limanı’nda dönemin yönetimi tarafından vazgeçirtilir. Leonardo’nun bu konuda çalışmaları olduğu, bugün Topkapı Müzesi’nde bulunan yazışmalardan belli olmaktadır. Leonardo’nun Haliç’e yapılacak köprü projesi, iki binli yıllarda Norveç’te hayata geçirilmiştir Ayrıca Michelangelo’nun da burada yapılmasını planladığı bir köprü projesi de vardır (Kaynak)
Yeni Galata Köprüsü, Kazıklar (Temel Yapısı), Kenarayaklar, Yaklaşım Köprüsü, ile Kesonlar ve Çelik Baskül Köprü olmak üzere 5 bölümden oluşmaktadır.
2 m çapında 114 adet çelik kazık üzerine mesnetlenmiş her iki yönde öngerilmeli 2 katlı tabliye bulunmaktadır. Köprü genişliği 42 m, boyu 490 m’dir. Köprünün ortasında su seviyesinden 6 m yüksekliğe kadar olan deniz araçlarının geçmesine müsait ve 80 m genişliğinde bir açıklık yer almaktadır. Bu açıklık her biri yaklaşık 1500 ton ağırlığında 4 adet çelik Baskül Kanat ile geçilmiştir. Baskül Kanatlar dünyada şu anda benzerlerinin en büyüğüdür.
Baskül Kanatlar, Baskül Köprü Kesonu olarak adlandırılan ve yine çelik kazıklarla mesnetlenmiş içi boş betonarme yapılar üzerine oturmaktadırlar. Kesonlar, Ağır İndirme – Kaldırma Metodu (Heavy Lifting and Lowering – HLL) denilen özel bir metodla Alman Dywidag firmasının jack’leri ve çubukları kullanılarak deniz üzerinde ve yerinde betonlanarak inşaa edilmişlerdir. Bu operasyonda deniz seviyesi üzerinde betonlanan keson perdeleri, prizini almasını müteakip deniz içine indirilerek, suyun kaldırma kuvvetinden faydalanılmak suretiyle yerinde imal edilmişlerdir. Her bir kesonun yaklaşık ağırlığı 30.000 tondur. Alt tabliyede ise 6500 m² lik bir alışveriş sahası ve dükkanlar mevcuttur. Alt tabliyede işyerleri mevcuttur.
Yeni Galata Köprüsü İnşaatına Haziran 1987’de başlanmış olup, köprü 17.06.1992 tarihinde araç trafiğine açılmıştır.
Yeni Galata Köprüsünün ortasında 80 m net açıklık sağlayan çelik konstrüksiyon olarak imal edilmiş 4 adet kanattan ibarettir. Bu kanatlardan ikisi Eminönü diğer ikisi de Karaköy tarafındaki kesona oturmaktadır. Köprü açılmak istendiğinde, özel hidrolik, elektronik ve mekanik aksam sayesinde 3,5 dakikada 84 derece açılarak deniz trafiği geçişine (büyük gemiler için) imkan verir (Kaynak).
Keson içerisinde mesnetlenmiş olarak her bir Baskül Kanadın hareketini (açma-kapama operasyonları) 2 adet ana piston sağlamaktadır. Toplam 8 adet ana piston mevcuttur.
Eminönü ve Karaköy Baskül Kanatları için ayrı ayrı olmak üzere 2 adet hidrolik pompa merkezi bulunmaktadır. Bu pompa merkezlerinde de her bir kanat için ayrı ayrı 4’er adet pompa ve valf grubu bulunmaktadır. Açma Kapama operasyonları esnasında pistonlara hidrolik akışı bu noktalardan sağlanmaktadır.
Hidrolik sistem kontrol kulelerine yerleştirilmiş olan elektronik kontrol panellerine entegre edilmiş ve sistem hareketleri bu panellerden tam otomatik olarak buradan sağlanmaktadır. Açma Kapama operasyonları kontrol kulelerinden yönetilmektedir
Yangın Kontrol Merkezi 11 adet Karaköy tarafı, 11 adet Eminönü tarafında olmak üzere toplam 22 adet 45 kg’lık CO2 tüpü ile beslenmekte olup, sistem odalarında bulunan ısı ve duman algılayıcılarıyla otomatik olarak devreye girmektedir. Bunun yanında sulu yangın söndürme sistemleri Eminönü ve Karaköy pompa odasında mevcuttur.
Elektrik ve Elektronik sistemlerin olası elektrik kesintilerinden etkilenmemesi için Eminönü ve Karaköy taraflarında 1’er adet 500 kVA ve 1’er adet 50 kVA’lık Dizel Jeneratör bulunmakta olup sistem elektrik kesintisi esnasında otomatik olarak devreye girmektedir
Katotik koruma sistemi ile köprünün üzerine mesnetlenmesi için kullanılan çelik aksamların korozif etkenlerden korunması sağlamaktır.
Atatürk (Unkapanı) Köprüsü UKOME (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) Kararlarına uygun olarak Haziran-Ağustos ayları süresince haftada 1 kez pazartesiyi salıya bağlayan gecelerde, diğer aylarda ise haftada 2 kez pazartesiyi salıya bağlayan ve çarşambayı perşembeye bağlayan gecelerde 02:30-03:30 saatleri arasında yaya ve araç trafiğine kapatılarak, deniz trafiğine açılmaktadır. Bunun yanı sıra ayda bir kez araç ve yaya trafiğine kapatılarak periyodik bakım işlemi gerçekleştirilmektedir. Köprünün trafiğe kapatılacağı bilgisi İBB’nin internet sitesinde ve İBB Trafik Uygulamasında kamu oyu ile paylaşılmaktadır.
* Atatürk (Unkapanı) Köprüsü ve/veya Yeni Galata Köprüsü’nün Açılmasıyla Haliç’e Giriş Yapan Deniz Araçlarından Alınacak Ücretle ilgili bilgi edinmek için tıklayınız.
Köprünün bakım ve onarımıyla ilgili yürütülen hizmetler ise şu şekildedir.
Yerel ve uluslararası sözleşme hükümlerinde yer alan gemi kaynaklı atıkların alınması, geri kazanılması ve arıtılması maddelerine atıf yapılarak, İstanbul sınırları içerisinde bu hizmeti verebilmek amacıyla 2005 yılında Haydarpaşa Liman alanı içerisinde yer alan 1.040 metrekarelik alan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) ile yapılan bir protokoller İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilmiş ve aynı yıl içerisinde Atık Kabul Tesisi’nin inşaatına başlanmıştır. Tesis, 2006 yılında hizmete girmiştir. Haydarpaşa Atık Kabul Tesisi, kendi alanında Türkiye’de kurulmuş olan ilk ve en büyük tesistir.
Haydarpaşa Atık Kabul Tesisi’nde, Uluslararası MARPOL Deniz Sözleşmesi 73/78 EK I’de yer alan petrol türevi atıklar (sintine, slop, slaç, atık yağ, kirli balast) getirilmekte, bir dizi fiziksel ve kimyasal prosesten (süreçten) geçirilmektedir.
Yıllar içerisinde deniz yolu ile yük, insan ve petrol taşımacılığında hızlı gelişmeler kaydedilmiştir. Saatlerce devam eden ulaşım süreci boyunca gemilerde çeşitli atıklar oluşmaktadır. Bunlar; yağlı balast, sintine, slaç, slop, atık yağ, yük artıkları, evsel nitelikli atıksu (pis su) ve katı atık (çöp)tür.
Söz konusu atıkların atıkların uluslararası kurallara uyulmadan denizlere boşaltılması yada deniz kazaları neticesinde denizlere dökülmesi, denizlerde kirliliğe neden olmaktadır.
Tarihsel süreçte yaşanan çeşitli olaylar ve deniz kazaları neticesinde, gemilerden kaynaklanan deniz kirliliğinin önlenmesi amacıyla çeşitli uluslararası, bölgesel ve yerel sözleşmeler ve mevzuat çalışmaları yapılmıştır.
Türkiye’nin 1990 yılında taraf olduğu Uluslararası MARPOL 73/78 Sözleşmesi “Gemilerden Atık Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliği”, Denizcilik Atıkları Uygulaması Hakkında Genelge ve Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7.nci maddesi (i) bendinde yer alan; “Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; ……..; deniz araçlarının atıklarını toplamak, toplatmak, arıtmak ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak” ifadesi, hükümleri çerçevesinde gemi, acenta, liman, tersane, marina ve balıkçı barınaklarının talebi olması halinde ücreti mukabilinde atık alım hizmeti verilmektedir.